OKUL ÖNCESİNDE P4C
Açılımı “ çocuklar için veya topluluklar için felsefe” olan P4C yaklaşımının amacı çocuklara bilgi düzeyinde bir felsefe eğitimi vermenin çok daha ötesinde, yaşantı düzeyinde felsefi düşünme becerisi kazandırmaktır. “Tüm çocuklar filozoftur çok azı öyle kalır.” Anlayışı doğrultusunda P4C, çocukların yaşamdaki değerlerin anlamını fark etmelerini, felsefenin yaşamla ilişkisini kavramalarını ve merak, soru sorma gibi çocuklarda doğuştan gelen potansiyellerindeki yetileri geliştirmeyi bu yetilerin kaybolmalarını engellemeyi hedefler. P4C ile çocuk kendini ve evreni anlama, ahlak, toplumsal yaşam ve mantık gibi konularda sorgulama olanağı bulurken, bilgi yüklenicisi rolünden bilgi sorgulayıcısı, ve bu bağlamda da bilgi üreticisi rolüne geçer.
Öğrencilerin diğer derslerdeki başarılarına katkı sağladığı da saptanan bu yöntem, onları araştırmaya, düşünmeye bilmeyi bilmeye diğer bir deyişle metabilişsel düşünmenin getirisi olan “öğrenmeyi öğrenme” sürecine sevk eder. bu yönleriyle P4C dikkat eksikliği olan çocuklarda dahi ilgi ve merak uyandırmakta, onları bu eğlenceli sürece davet etmektedir. Ayrıca “ sorgulanmamış bir hayat yaşamaya değer değildir.” Anlayışı çerçevesinde, bir insanın ömrü boyunca ihtiyaç duyacağı eleştirel ve yaratıcı düşünme becerisini besler ve geliştirir.
P4C yaklaşımının uygulanmasına anaokulu yıllarından başlama fikri, şüphesiz E.Erikson’ un yıllar önce bir gelişim evresi olarak ifade ettiği “girişimciliğe karşı suçluluk” evresinden bağımsız değildir. Zira bu yönteme okul öncesi dönemden başlanması, adeta bir filozof gibi sorular soran okul öncesi çocuğu için “varoluşsal ihtiyacının giderilmesi” anlamına gelmektedir. Çünkü yaşamında belki de en sorgulayıcı, merak dolu olduğu dönemde çocuğun bu yetilerini kırmaya çalışmak yerine geliştirmeyi hedeflemek, onun ileriki yıllarda toplumsal durumu fark etmesini, şimdi ve geleceğe ilişkin problemlere ilişkin sorgulamalar yapıp problemlere ilişkin çözümler üretme bilgi ve becerisine sahip olmasını sağlayacak, kendine yeten bir birey olmanın yanı sıra topluma katkı sağlayan birey misyonu da yükleyecektir.
Çocuklar kendileriyle paylaşılan bir film, kitap, resim ya da müzik üzerine sohbet ederek, sorular sormayı, sorularına cevap bulmayı, fikirler üretmeyi, fikirlerini öğretmen ve arkadaşlarıyla paylaşmayı, arkadaşlarının fikirlerini özenle dinlemeyi, özenle eleştirmeyi ya da beraber fikir geliştirmeyi öğrenirler. Tüm bu öğrenilenler ile özgüven, kendini ifade edebilme gibi kişisel becerilerini; başka görüşleri kabul, biz duygusu, iletişim becerileri, tartışmaya hazır bulunuşluk, demokratik anlayış gibi sosyal becerilerini ve delillendirme yetisi, eleştirel düşünme, değerlendirme, yargılama gibi mantıksal yetilerini geliştirirler (Jackson).
20 yy filozoflarından Ortega’ nın bilimsel bilgileri öğrencilerin zihnine hazır olarak yükleme çabasını sepete dökülerek boşa akıp giden suya benzetmesi, gerçek bilimin özünün sonuçlarda değil zihinsel çabada olduğunu açıklayan güzel bir metafor. Bu metafor bana yıllarca aldığım İngilizce eğitimini ve adımı söyleme dışında hiçbir şey anımsamayışımı hatırlattı.
Çocuklar için felsefe yöntemi tek başına yeter mi?
Peki ya evde sorduğu sorulara cevap alamazsa?
Ya öğretmeni çocuğun sorgulama yeteneğinin kıymetini bilmezse?
Ya okuduğu okulda çocukların meraklı olması iyi bir şey olarak algılanmazsa?
Tam da bu noktada P4C ‘nin
Okullar için felsefe
Öğretmenler için felsefe
Yetişkinler için felsefe
Formatları, yapbozun eksik kalan parçalarını tamamlıyor. Ve toplum bütününde sorgulayıcı bir anlayış oluşurken aynı zaman da okul, ev, öğretmenin çocuğun sorgulama sürecinde “ kolaylaştırıcı” olmasını sağlıyor.
Ülkemizde bazı yenilikçi okullarda hızla uygulandığını öğrendiğimde rahmetli Doğan CÜCELOĞLU’nun “öğretmenim bir bakar mısın? “ kitabında ifade etiği “ denetim odaklı korku kültüründen” sıyrılıp “ gelişim odaklı değerler kültürüne” tam olarak geçmesek de taşındığımızı bir kez daha fark ettim. Ve en azından bu noktada gelecek nesil adına bir kez daha sevindim
Yorumlar
Yorum Gönder