PSİKOLOJİK KURAMLARIN ÖZETLERİ

 


KURAMLARIN ÖZETLERİ

 

KURAM

 

TEMSİLCİSİ

 

TEMEL FELSEFE

 

TERAPÖTİK AMAÇ

 

YÖNTEM VE TEKNİKLER

 

GÖRÜŞLERİM

 

PSKİKANALİTİK TERAPİ

 

Sigmund Freud

İnsanlar; cinsel, hedonistik ve zevk arayan canlılardır. Davranışın temelinde bilinçaltı yatar. Cinsel içgüdüyü en ön plana çıkarır ve doğuştan geldiğini düşünürler. Ölüm ve yaşam(eros ve thanatos) arasındaki çatışma da insan davranışının belirleyici etmenlerindendir.

 

Bilinç öncesini bilinç düzeyine çıkarmak, egonun güçlenmesini sağlamak.

 

Serbest çağrışım, rüya analizi, direncin analizi, transferans.

 

*       Tabloyu fazla bozduğu için bu kısmı ödevimin en sonuna  ekledim.

 

NEOANALİTİKLER

Ego Psikolojisi: Anna Freud, Heinz Hartman.

Nesne İlişkileri: Melaniel Klein

Kendilik Psikolojisi: Heinz Kohut

İlişkisel Psikanaliz: Sandor Ferenczi

Ego Psikolojisi: yaşamın tümü çevre, id, ego ve süper ego arasındaki çatışma tarafından yönetilmemektedir.

 

Nesne İlişkileri: Benlik, başkalarıyla ilişkiler kurarak ve nesneleri içselleştirerek kendine psişik yapılar oluşturmak suretiyle gelişir.

 

Kendilik Psikolojisi:

kendilik yapısındaki eksiklikleri tamamlamak temeline dayalıdır.

İlişkisel Psikanaliz:  başkalarıyla ilişki kurma yollarını öğrenmenin kritik olduğu kabul edilmektedir.

Freud’ un kuramının büyük bir kısmını kabul ettiklerine göre terapötik amaçları da benimsemişlerdir diye düşünüyorum.

Ego Psikolojisi: geleneksel psikanaliz teknikleri

Nesne İlişkileri: Terapide kurulan ilişkinin iyileştirici gücü olduğunu savunurlar.

 

Kendilik Psikolojisi: yorumlama tekniği ön planda

 

İlişkisel Psikanaliz: diğer neoanalitik kuramların teknikleri ile aynı.

 

 

BİREYSEL PSİKOLOJİ

 

Alfred Adler

İnsanlar sosyal varlıklardır. İnsanları anlamak için bütüncül bakış açısı gereklidir (algı, hedef ve yaşam stili) .Bireyler özgür iradeye sahip ve yaratıcı özellikleri taşırlar.

Sosyal ilginin güçlendirilmesi, yaşam tarzının değiştirilmesi, aşağılık kompleksiyle başa çıkabilme, topluma katkı sağlama.

Düğmeye basma, -Mış gibi davranma, cesaretlendirme, kendini yakalama, imge yaratma, ev ödevi, paradoksal niyet.

 

 

VAROLUŞÇU TERAPİ

James Bugental

Rollo May

Viktor Frankl

İrwin Yalom

İnsan, kendini yaşamakta olduğu zaman içerisinde var edebilir ve değiştirebilir.  İnsan içinde bulunduğu dünya ile bir bütündür. İnsan özgürdür; sürekli değişme ve bir şey olma durumundadır. Fenomenolojiktir.

Kendini gerçekleştirme, farkındalık, yaşamda anlam bulmak, yaşamın temel getirilerini kabul etmek, sorumuluğu arttırmak

Önemli olan danışanı anlama, danışman-danışan arasında kurulan ilişki ve danışanın varoluş sorumluluğundan nasıl kaçındığını belirlemedir.

 

 Teknikler ikincil öneme sahiptir.

 

 

BİREY MERKEZLİ TERAPİ

 

Carl Rogers

 

Şimdiki an önemsenir. İnsanlar kendini gerçekleştirme doğrultusunda çabalar. Fenomenolojiktir; bireyin davranışlarını anlayabilmek için onun kendine özgü algılayışını ve yaşantısını bilmemiz gerekir.

Yeni yaşantılara açık olma, kendine güvenme, gelişimi devam ettirmeye isteklilik, değerlendirmeyi içsel kaynağından yapmak.

Psikolojik danışman- danışan arasında kurulacak olan terapötik ilişki.

 

 

GERÇEKLİK TERAPİSİ

 

William Glasser

 

İnsanların 5 temel ihtiyacı; hayatta kalma, sevgi, ait olma, güç, özgürlük ve eğlenmedir.

İnsanların temel amacı bu temel ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet eder.

 

5 temel ihtiyacı karşılama, etkili seçimler yapabilmek, sorumluluğu öğrenmek.

 

Soru sorma, mizah, yüzleştirme, rol oynama, bibliyoterapi, metaforlar.

 

 

GESTALT TERAPİ

 

Fritz Perls

Laura Perls

 

Bütüncül, deneyimsel ve fenomenolojiktir. Şimdi ve burada anlayışı vardır.

 

Farkındalık kazanarak kendini olduğu gibi kabul etme, davranışlarının sorumluluğunu kabullenme, olgunlaşma ve en önemlisi bütünleşme.

 

Tersine çevirme alıştırması, davranışın prova edilmesi, duyguyla kalma, içsel diyalog alıştırması, abartma alıştırması, ev ödevi, rüya çalışması.

 

 

DAVRANIŞÇI TERAPİ

 

        Albert Bandura

Michael Mahoney

Donald Weichanbaum

Joseph Wolpe

A.Allan Lazarus

 

Deneyseldir. Davranışın çevrenin ürünü olduğunu savunur. “ insan zihni boş bir levhadır” anlayışını destekler.  Şimdiki an’a odaklı ve bilimseldir. İnsanların hedonist(hazcı) olduğunu savunur.  Temeldeki sorunlarla ilgilenmez davranışın kendisine yönelir.

Danışanın değiştirmek istediği davranışı değiştirmek.

Öğrenmeyi sağlamak için yeni koşullar yaratma, kişisel seçimlerini arttırma

 

Sistematik duyarsızlaştırma, maruz bırakma, bıktırma, model olma, ödüllendirme, atılganlık eğitimi, vs.

 

 

BİLİŞSEL TERAPİ

 

Aeron Beck

 

Olumsuz düşünceleri, uyumsuz inançları tanımayı ve değiştirmeyi hedefleyen içgörü odaklı bir terapidir.

Düşünce ve duygular birbirine bağlıdır.insanlar yaratıcı, esnek, aktif, yapısal, özelliklere sahiptirler.

Hatalı temel inançları ve bu inaçların bir ürünü olan şematik bozuklukları değiştirmek. Problem çözme stratejilerini öğretmek.

Sokratik sorgulama, düşünceleri kaydetme, ev ödevi, davranışsal deneyler, aşamalı görevler oluşturma, problem çözme, zihinde canlandırma, dıştan içe doğru ilerleme.

 

 

AKILCI DUYGUSAL DAVRANIŞÇI TERAPİ

 

Albert Ellis

 

İnsanlar, doğuştan kendini gerçekleştirme eğilimine sahiptir. Akılcı olmayan düşüncelere odaklanma eğilimi, düşünceler ve duygular da tıpkı davranışları gibi bireyin kontrolündedir.

 

Akılcı olmayan inançların azaltılması, bu doğrultuda düşünce ve değerlerin değiştirilmesi.

 

Akılcı olmayan inançları tartışma, danışanın dilini değiştirme, espri ve mizahın kullanımı, akılcı-duygusal betimleme, utanmayla mücadele egzersizleri, penaltılar, pekiştireçler, rol oynama.

 

 

ÇÖZÜM ODAKLI KISA SÜRELİ TERAPİ

 

Steve De Shazer ,

İnsoo Kim Berg

 

Değişimin kısa sürede olabileceğini temeli üzerine kuruludur. Gelecek yönelimli ve fenomenolojiktir.

 

Duruma ilişkin bakış açısını değiştirmek, Problem olarak algılanan durumda yapılan şeyi değiştirmek. Problemli olarak algılanan duruma ilişkin olarak mevcut kaynakları güçlü yanları çözümleri harekete geçirmek.

 

İstisna soruları, mucize soru, derecelendirme soruları, övme, mesaj, ileriye dönük sorular.

 

 

 

 

FEMİNİST TERAPİ

      Jean Baker Miller

Carolyn Zerbe

Enns

Olivia M. Espin

Laura S. Brown

 

Kişinin problemlerine katkıda bulunan sosyal ve kültürel unsurlara odaklanır. Sosyal ve politik güçlerin kadınlar üzerindeki etkisini ön plana çıkarır. Danışan ve terapist arasında eşit ilişki olması gerektiğini savunur. Kadının yaşama bakış açısına da odaklanır.

 

Geleneksel ataerkil kültürün yıkılması, danışanlara dünyayı farklı şekillerde görebilme becerisi kazandırmayı amaçlar.

 

Cinsiyet rolü analizi ve cinsiyet rolü müdahalesi, yeniden çerçeveleme ve yeniden etiketleme, kültür analizi ve kültürel müdahale, güç analizi ve güç müdahalesi.

 

 

ANLATIMSAL TERAPİ

 

Michael K. Write

David Epston

 

İnsanlar kendilerini öyküler aracılığıyla tanımlar. İnsanlar sosyal ve iyi niyetli bir yapıya sahiptir.

 

Alternatif kişisel öyküleri keşfederek ya da yeniden oluşturarak yeni anlamlar içeren daha tatmin edici öyküler oluşturma.

 

Sorunu dışsallaştırma, soru sorma, istisnalar, dışarıdan atnık uygulaması, iş birliği, alternatif öyküler yazma, yansıtıcı takım çalışması, terapötik dokümanların kullanılması.

 

 

AİLE SİSTEMİ KURAMLARI

 

Virginia SATİR

Salvador Minuchin

Bowen

Aile sistem kuramcıları, insan davranışlarının (aile yapısındaki üyelerin ve bunların aralarındaki çeşitli ilişkilerinden, rollerinden ve de etkileşimlerinden kaynaklandığı görüşündedirler. Aile sistem kuramcıları sistemin bir parçasını etkilemenin diğer tüm parçaları da etkileyeceğini varsaymaktadırlar.

 

 

 

her aile için o aileye özgü bir yaşantı düzenlemek ve böylece ailenin yaşama bakışını değiştirmek

 Satir’in yaklaşımı: Ailenin kendi heykelini yapması, ailenin stres balesi, iletişim analizi, dokunma,ailenin termometresi

Yapısal terapi: harekete geçme, odaklaşma, yoğunluğu arttırma, sınır oluşturma, dengeyi değiştirme

Stratejik terapi:

Yönergeler, yeni bir çerçeveye yerleştirme,hiyerarşik problemi arttırma

 

 

GÖRÜŞLERİM

Psikanaliz:

*      Elbette bugün bile üzerine yazılıp çizildiğine göre psikoloji camiasını sarsan bir kuramdır. Her şeyden önce kendinden önceki kuramlar için kilometre taşı niteliğindedir. Bunların yanı sıra çocukluk yaşantılarının ne kadar önemli olduğuna yönelik o zamanın düşünce atmosferinde  “çocukluğu önemseyen” bakış açısını gözler önüne sermiştir.

*      Terapinin 4 yıl gibi uzun bir süre sürmesi pratik bir terapi olmadığının işaretidir. Ayrıca kuramın esnek olmaması, eleştirilere açık olmaması, insan doğasının kötü ve yıkıcı olduğu düşüncesi başta hümanistler olmak üzere bir çok kişiyi ve kuramı karşısına almasına neden olmuştur.

*       Deneysel geçerliğinin olmamasının yanı sıra milyonlarca kişinin de dediği gibi kişilik sadece çocukluk yaşantıları ile şekillenmez. Ama tıpkı çocukluk yaşantıları ile şekillenmediği gibi sadece yetişkinlik yaşantıları da kişiliğin oluşması için tek başına yeterli değildir. Bence insanın yaşadığı her saniye yaşam anlamına bir şeyler katar ve kişiliğinin de şekillenmesinde rol oynar.

Neoanalitikler: Psikanalistin kısmı taklidi olan bu kuramların en olumlu yanları bence; psikanalitik kadar sert ve kült olmamalarıdır. Bu kuramlar nohutun yumuşayıp leblebi olması gibi bir şey.

Bireysel psikoloji:

*      Öncelikle Adler’in ifade ettiği doğum sırasının kişiliğe etkilerine ben pek katılmıyorum açıkçası. Doğum sırasından ziyade, ailenin ebeveynliğe bakış açıları, çocuk yetiştirme stilleri hatta hayata bakış açıları çocuğun kişiliği üzerinde daha gözle görülür etkilere sahiptir.

*      Sosyal ilgi kavramı ile bireyin toplumun en önemlisi ailenin bir parçası olduğunu gözler önüne sermiştir. Maslow’ un ait olma kavramına da atıf vardır. İnsana bakış açısı ile kendisinden sonra gelecek olan hümanist temelli kuramlara zemin oluşturmuştur.

*      Aşağılık kompleksi ve üstünlük çabası kavramlarını aşırı genellediğini düşünüyorum. Açıkçası insanların, bu kuramcıların zannettiklerinden daha çok karmaşık yapıda olduklarını düşünüyorum. Bu yüzden bu tip “genellemeye” dayalı kavramları etiketleme olarak görüyorum ve bu olaya olumlu bakmıyorum. Burada bahsettiğim problem elbette kavramlar değil genelleme hatası.

Varoluşçu terapi:

*      2020 yılında daha doğrusu 21. Yy. da bence hepimizin ihtiyaç duyduğu terapilerden biri. Hayatının anlamını bulmayı başarmak veyahut hayatı anlamlandırmak hepimize iyi gelirdi. Toplama kamplarında yıllarca esaret yaşayan Frankl da bu sayede hayatta kalmayı başarmış. 

*      Bu terapi insanda var olan yaşamı yeniden tasarlama kapasitesini açıklar fakat eksik bulduğum bir terapidir. Zaten yeterli olsaydı sonra ki kuramların çıkmasına gerek kalmazdı. 

Birey merkezli terapi:

*      Bu kuramda ifade edilen “ koşulsuz kabul” u sağlayabilmemiz için bütün duygularımızı aldırmamız gerekiyor. Çünkü bunun pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan koşulsuz kabul edilen şeyler kötü bile olsa bu durumda danışan değiştirmek istemeyebilir. Hani ortam sakinken herkes iyilikten güzellikten bahseder ama sinirler gerildiğinde konuşulanların yanından bile geçilmez ya, bu da öyle bir şey.  İnsanların iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da vardır. Bu kuramda kişiliğin kötü yanları göz ardı edilmiştir.  Yani kısacası fazla ütopik buluyorum

*      Elbette kuramın sayısız olumlu yanı var. Belki de en önemlisi danışan- danışman arasındaki bence terapötik anlamda bütün kuramlarda olması gereken ilişkidir. İnsanın bircikliğine, içselliğine önem vermesi de olumlu yönlerindendir.

*      Tüm bunların yanı sıra insan toplumdan da ister istemez etkilenir. Bu noktada da kuramın eksik olduğunu düşünüyorum.

 Gestalt Terapi:

*      Rol oynama tekniğini her danışan başaramayabilir.  Kendimize karşı sorumluluklarımızı vurgularken başkalarına karşı sorumluluklarımızı göz ardı etmesi yönüyle toplumsal huzuru bozmaya meyillidir.

*      Bunların yanı sıra kişiyi çevresinden bağımsız ele almanın yanlış olacağını vurgulaması yönüyle aslında birçok kuramın eksik bıraktığı bir şeyi tamamlamıştır.

Davranışçı Terapi:

*      Duyguları ve davranışın altındaki nedenleri göz ardı etmesi bence bu kuramın en elle tutulur olumsuz yanıdır.

*      Bu kuram davranışları değiştirebilir fakat duyguları değiştiremez. Bu nedenle değiştirilmek istenen davranışın temelinde duygu bozukluğu yer alıyorsa bu kuram pek etkili olmayacaktır.

*      Nedenini bilmeden sergilediğimiz fakat değiştirmek istediğimiz davranışları değiştirmek için gayet iyi bir kuram bence. (Mesela benim fare korkum var, bana aslında hiçbir şey yapmayacağını bilmememe rağmen neden bu kadar korktuğumu bilmiyorum.)

*      Davranışı değiştirme özelliği yönüyle davranışçı terapötik teknikler daha insancıl kuramlarla birleştirilerek kuram daha kullanılışlı hale getirilebilir.

 

 

 

 

Kısacası genel anlamda bütün kuramların ortak olumlu  noktası; kimsenin keşfedemediği bazı şeyleri keşfederken ve kavramsallaştırırken (örn; Freud’un bilinç, bilinç öncesi,  bilinç altı kavramları. Jung’un kollektif bilinçdışı kavramı vs.) ortak olumsuz noktaları ise; insanların değişkenliğini, dünyadaki insan sayısı kadar kişilik tipi olduğunu unutmaları dolayısı ile genelleme yapmaları ve bazı önemli noktaları sahneye taşırken aslında önemli olan diğer noktaları işin içine dahil etmemeleri. Sonuç olarak Kuramlar da insanların ürünü olduğu için ve kusursuz insan olmadığı için “olması gereken kuram” diğer bir deyişle bütün kuramların eksiğini kapatan kuram hiçbir zaman ortaya çıkmayacak.

İlgi ve anlayışınız için teşekkür ve saygılarımla…

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HALİDE NUSRET ZORLUTUNA: BENİM KÜÇÜK DOSTLARIM KİTAP ANALİZİ

OKUL ÖNCESİ GENİŞ- DAR KAVRAMI ETKİNLİK PLANI

Anaokulu tanışma etkinliği / İlk hafta etkinliği